Hakkımızda
HİKAYEMİZ
İsmini gururla taşıdığım dedem, Beybi Eldiven fabrikasını 1949 da kuran Türkiye’nin ilk sanayicilerindendir. Yenilikçi ve doğa-sever dedem, 89 yaşında "ceviz üreteceğiz” dediğinde ne kadar şaşırdığımızı tahmin edemezsiniz. Ailece sanayici kimliğimizle gurur duyarız, çiftçilikten ise hiç anlamazdık. Her ne kadar ısrarla karşı geldiysekte o kazandı, ve yüzlerce ceviz ağaçları ekmeye başladık. Önce Tokat / Erbaa, sonra Çanakkale / Biga, ardından Keşan, Ezine derken ceviz, badem, pirinç, ve zeytin üzerine ciddi yatırımlar yapıyorduk.
Bir gün, "Eggs are like diamonds, you must know from whom to buy them” dedi. "Yumurta elmas gibidir, kimden alacağını bilmelisin”. Bu mottoyu 1950 lerde New York’a gittiğinde duymuş ve hafızasına kaydetmiş. Ekim 2018 de Kilyos’taki arazimize bir kümes ve içine 1000 adet tavuk emrettiginde 94 yaşındaydı. Büyük şaşkınlığımıza rağmen 9 Kasım 2018 da civcivleri yeni evlerine yerleştirdik. Amacı basit bir yumurtacı olmak değil, insanlara "doğru enerjilerle yaşayan ve organik beslenen tavuklarla ŞİFALI yumurtalar” ulastırmakmış.
Kilyos’taki yeni konuklarımız birkaç ay sonra yumurtlamaya başladığında bu yumurtaları nasıl pazarlayacağımız konusunda hiç bir fikrimiz ve tecrübemiz yoktu. Günde 700 yumurta şaka değildi. 30 Ocak 2019 günü babamla Kilyos’a gidip tavukları ilk kez ziyaret ettik. Sıcak sıcak kaptığımız birkaç yumurtayı soba üstünde kırıp afiyetle yedik. Foto ve videolarımızı sosyal medyada paylaştığımızda pazarlama sorunumuz bir anda çözülmüştü. 5 Subat’ta Kilyos’tan çıkan servis arabasında 70 aileye elmas değerindeki yumurtalar gidiyordu bile.
Çevremiz "iyi yumurta” arayışındaymış. İyi haber çabuk yayıldı ve bizim kümes adetleri artmaya başladı. Marketlere satmayacaktık. Yüksek maliyetine rağmen "Farm to Table” anlayışıyla direkt tüketiciye ulaşmakta ısrarlıydık. Kilyos’tan da gelip alanlar vardı. Hatta Beykozdan Kilyos'a gelen bir beyfendi, kanser hastası olan eşine bu yumurtaların iyi geldiğini söylediğinde dedemin şifacı vizyonunun gerçekleştiğini anlamıştım.
17 Mart 2019: Babam ve kardeşim Jason ile Amsterdam’a gidip sadece yumurta pişiren bir kafeyi ziyaret edip, bu konsepti Istanbul’a taşıma kararı veriyorduk.
27 Mart 2019: New York’tan ziyarete gelen annecigime kendi ellerimle omlet pişirme gururunu yaşadım.
Aynı sene ABD ve Avrupa’da benzer kafelere gidip özel tadlar kesfediyordum. Tecrübeli bir ekip ile özel hazırlattığım reçetelerle menü oluşturup tedarik çalışmalarına başladım. Aralık 2019 da Maslak’ta Sun Plaza’nın bahçesinde açtığım YMRT Garden’da yumurtadan yapılmış O’Bun ve Grilled Cheese ile satışa başladım. Birkaç ay sonra Covid patladı ve paket servisine dönmek zorunda kaldım. Nisan 2021 de Arnavutköy’de ikinci cafemin dekorasyonu ile uğraşıyordum. Menü zenginleşiyor, memnun müşterilerimiz birbirlerine tavsiye edip çevremizi büyütüyorlardı.
Bu arada ceviz ve badem ağaçları da olgunlaşmaya başlamıştı. Ürün çeşitlerimiz artıyor tüketicilere doğru yetiştirilmiş ürünler ulaştırıyorduk. Antalya’dan portokal, limon, mandalina ve bergamot’ta listeye eklenmişti. Avocado ağaçları ekmeye başlamıştık. Yeni yatırımımız Geyikli zeytinlerinden elde ettiğimiz zeytinyağı ilaç kalitesindeydi. Artık çiftçi olmuştuk.
Şifalı yumurtalar kendiliğinden satılıyordu. Pazar Brunch konseptini haftanın her gününe taşımıştım. Insanlara doğru besini evlerinin, ofislerinin rahatlığında ulaştırmanın zevkini yaşıyordum. Şubat 2022 de dedem 98. senesinde vefat ettiğinde artık bayrağı devr-almıştım. Onun vizyonunu, onun azmiyle devam ettirmenin ve insanlara doğru yumurtayı ve diğer ürünlerimizi ulaştırmanın sevincini yaşıyor, şahane bir ekip ile yola devam ediyorum…
Albert Levi